Senin adın aşk olmalıydı, oysa ki hüzünmüş. . . Uykuya yatırdığım tüm arızalarımı dışarı çıkardı senin gelişin. Yıllarımı harcayıp da sardığım yaralarımı, içinde hüzünler saklı tüm kabuklarımı açıp, kanattı varlığın. Aslında varlığın mı demeliyim, yokluğun mu işte bunu bilemiyorum. Aramızdakinin ne olduğunu bilemeyip de bir ad koyamadığımı fark etmem zaman aldı biraz. Zaman . . . Kimi zaman yüzyıllar süren dakikalar, kimi zaman bir solukta geçen haftalar . . . Tanrı’nın raflarından seçip de koymamışım ruhuma buralara gelirken; bir “ kolay vazgeçmeyi “ bir de, daha başından “Aman, olmuyorsa olmasın” demeyi . Bunlar başka bir hayatta kalmış, ya da başka birinin hayatında . . . Denemeden vazgeçmeyi, elim yanmadan çekmeyi, “ Ah! Keşke . . .” dememek için yaşamadan çark etmeyi bilemiyorum. Yaşadıklarımdan öğrendiğim, geri dönüp de yaşayamadıklarım için pişman olmamam gerektiği. Yaptıklarım için pişman olmaktan çok daha acıtıcı bu durum.“ Çok zaman oldu, sen sen değilsin. Çok özledim ben seni.” demeseydi bir arkadaşım, uyanamayacaktım belki de senaryosunu kendi yazdığım, aslında olmayan oyuncuları kendi aklımda yarattığım, ışığından dekoruna özenle kurguladığım bu oyunun gerçek dışılığından. Belki de hala, pembe hayallerimin, renkli tablolara yakışacağını düşünecektim. İki üç adım geri atıp da, bakamayacaktım nerede ve ne olduğuma. Sevmedim kendimi, sevmedim bu bekleyen, güvensiz, çekinen halimi. Hayır bilsem ne beklediğimi, halimden anlayacağım kendimin. Ama bu bilmediğin karanlık bir suda yüzer gibi . . . Biri ayağından tutmuş seni çeker gibi . . . Bazen güzel bir nefes seni boğar gibi . . . Birisi neşeni, heyecanlarını törpüler gibi . . . İçin coşkuyla, yaşama telaşıyla her dolduğunda biri saçından yakalayıp geri çeker gibi . . . İDİ. Şimdi yeniden keşfetmiş gibiyim, her yeni günün getirdiği güzel nefesleri . . . İçimdeki, tereddüte bulanmamış çiçeklerin güzelliğini . . . Hüzünler ve acıların yaşamın olmazsa olmazları olduğunu ama bunun da bir sınırı olması gerektiğini . . . Aslında her rengin güzelliğini ortaya çıkaranın, yanındaki bir diğer renk olduğunu ; gri ile pembe, morla turkuaz gibi . . . Karnımda uçuşan, yeni doğmuş renkli kelebekler gibi . . . “ Heeey! Hayat güzel ! Ve ben, yeni bir güne daha uyanabilen şanslı insanlardan biriyim!” gibi . . . “ Hadi gel, koşalım. Bak hayat yanımızdan geçiyor, yakalayalım !” gibi . . . Yanımda en sevdiğim oldukça, heeer şey bir süre sonra vız gelirmiş gibi . . .





