Günlük koşturmacanın içinde farketmedim de , şimdi aklıma düştü sana söylemek istediklerimi ertelememem gerektiği . Yarın bize ne getirecek hiç birimiz bilemeyiz ki , değil mi . . ? Yazmak her zaman daha kolay da , söylemek hep kırk boğum ya . . . Sabah neden " Günaydın !" demek için uyandırmadın soruna , verilecek cevabım çok basit . İnsanlar uyandıkları zaman " Günaydın " derler , gelen günü kutlamak için , yeni bir güne uyanabilmelerini kutsamak için . Sana " Günaydın ! " diyemezdim ki bu sabah . Uyumadığım bir gecenin sabahını kutlayamayacağım için . . . Duymadın ama ben sessiz teşekkürler ettim ; gece boyu sen uyurken güzel yüzünün her bir kıvrımını defalarca inceleyebildiğim için , gözlerinin altına yanağının biraz üstüne düşen gölgelerin sahibi kirpiklerini seyredebildiğim için . . . Görebilen gözlerim için . . . Burnumu dayayıp boynuna , nefesim kesilene kadar içime çekebildiğim için . Bir daha , bir daha . . . Verdiği nefesler için . . . Kulağımda dolaşan huzurlu , düzenli her soluğun için . Aldığın her nefes için . . . Uyandırma korkusuyla her uzaklaştığımda , oyuncağını arayan çocuk gibi kolunu uzatıp , sımsıkı sarıldığın için . . . Huzur içinde yattığım , geçmesin diye saydığım her dakika için . . . Uyumadım ben dün gece . Tıpkı bu gece olduğu gibi . . . Teşekkür etmekle meşgulüm yine . Kapattığı her kapının ardında sakladığı mucizeler için . . . Ama yarın sabah sana bir çift lafım olacak " Günaydın Sevgili ! " ile başlayan . . .
" Hayatta tesadüfler yoktur ! Herkes ve herşey belli bir nedenle çıkar karşımıza." cümlesine çarpılalı beri. . . " Hayat " diyorum, " Hayat yaşamak zorunda olduğumuz güzel bir yolculuktur. Onunla ne yapacağımız bize kalmış; ister kocaman seslerle, kocaman resimler çizerek dolu dolu yaşarız onu, ister . . .? " Sevgiyle ve Işıkla :)
4 Mayıs 2013 Cumartesi
Günaydın !
Günaydın Sevgili . . ! Ne günü mü aydı geceyarısını üç beş geçe ? Sadece bu sabah sana "Günaydın !" dıyemediğimi farkettim şu anda . Uyuyordun ben çıkarken . Kocaman uyuyordun , huzurlu , mışıl mışıl . . . Zoruma gitti sen uyurken kalkıp gitmek zorunda olmak. Çok zor oldu güzel kolunun üstünden başımı kaldırıp da , duşa sokmak . Zor geldi belimdeki elini alıp yavaşça yastığımın üstüne koymak . . .
30 Nisan 2013 Salı
Bizim Buralara Bahar Gelmiş . . !
Bahar demek , içine buz attığım yeşil çay demek . . . Bahar demek ; kış boyunca tercih edilmeyişine küsmemiş , buzla buluşacağı günleri sabırla beklemiş roze şarap demek . . . Güneş batarken ya da ay doğarken ruhundaki tüm yorgunluğu güzel bir nefesle salıvermek , yerine içine mis gibi havayla umut , keyif , huzur ve bahar doldurmak demek . Sabahları doğanın değişen renginin evde oluşturduğu ışık oyunlarına hayran olmak . . . Akşamüstü eve gelince perdelerden süzülen , çocukluğumu anımsatan turuncumsu sarı demek . . . En çok yakıştıkları yerde , açık havada , koşup oynayan , elbiseleri saçları uçuşan çocuklar . . . Gökyüzünde salınan renkli uçurtmalar , minik ellere bağlanmış balonlar demek . . .
Doğayla birlikte bana da gelen bahar , bulaşıcı ! Yaşadığı her şeyi dibine kadar yaşayan ben , baharın coşkusunu , hiçbir anını kaçırmayacağım diye telaşla ve mutlulukla yaşarken . . . Bulaştırıyorum etrafımdakilere . Gözümdeki ışık , onların ışığı , içimdeki coşkulu neşe onların gülümsemesi oluyor ister istemez . . . Aksiliği ve onu bunu kafasına takmayı şu aralar kendine giysi yapmış olan en sevgili bile , hallerime gülümsedikten hatta “gülümsemek ne . . ?” kocaman kocaman güldükten sonra . . . Gerisi bahar . . .
İşte durum bu ! Bizim buralara bahar gelmiş . . . Çuvalına ; uyanmaya başlayan doğayı , kütür kütür meyveleri , rengarenk çiçekleri , kuşları , kelebekleri , böcekleri doldurmuş , gelmiş . . ! Bir de içlerine yeni heyecanlar , umutlar , mutlu yarınlar sakladığı minik mucizeler getirmiş . . . Kimini yollara serpmiş , kimini çiçeklerle bezeli ağaç dallarına . . . Bazılarını bir kuşun kanadına saklamış , bazılarını insan ruhuna . . . Yani , bahar yine bizim buralara güzel gelmiş. Hoş gelmiş :)
28 Nisan 2013 Pazar
40 Yaşımdayım :)
" Blogumda , çarpıldığım bazı sözler dışında hiç alıntı yapmamaya, sadece kendi yazılarımı paylaşmaya çalışıyorum . Ama bu yazı büyüledi beni , ben de tutamadım kendimi :)"
Kartal, kuş türleri içinde en uzun yaşayanıdır. 70 yıla kadar yaşayan kartallar vardır.
Ancak bu yaşa ulaşmak için, 40 yaşındayken çok ciddi ve zor bir karar vermek zorundadır.
Kartalın yaşı 40′a vardığında pençeleri sertleşir, esnekliğini yitirir ve bu nedenle de beslenmesini sağladığı avlarını kavrayıp tutamaz duruma gelir.
Gagası uzar ve göğsüne doğru kıvrılır. Kanatları yaşlanır ve ağırlaşır. Tüyleri kartlaşır ve kalınlaşır.
Artık kartalın uçması iyice zorlaşmıştır. Dolayısıyla kartal burada iki seçimden birini yapmak zorundadır:
- Ya ölümü seçecektir,
- Ya da yeniden doğuşun acılı ve zorlu sürecini göğüsleyecektir.
Bu yeniden doğuş süreci 150 gün kadar sürecektir.
Bu yönde karar verirse kartal bir dağın tepesine uçar ve orada bir kaya duvarda, artık uçmasına gerek olmayan bir yerde, yuvasında kalır. Bu uygun yeri bulduktan sonra kartal gagasını sert bir şekilde kayaya vurmaya başlar.
En sonunda kartalın gagası yerinden sökülür ve düşer. Kartal bir süre yeni gagasının çıkmasını bekler. Gagası çıktıktan sonra bu yeni gaga ile pençelerini yerinden söker çıkarır. Yeni pençeleri çıkınca kartal bu kez eski kartlaşmış tüylerini yolmaya başlar. 5 ay sonra kartal, kendisine 20 yıl veya daha uzun süreli bir yaşam bağışlayan meşhur yeniden doğuş uçuşunu yapmaya hazır duruma gelir.
Kendi yaşamımızda sık sık bir yeniden doğuş süreci yaşamak zorunda kalırız . Zafer uçuşunu sürdürmek için, bize acı veren eski alışkanlıklarımızdan, geleneklerimizden ve anılarımızdan kurtulmak zorundayız.
Ancak geçmişin gereksiz safrasından kurtulduğumuzda, deneyimlerimizin yeniden doğuşumuzun getireceği olağanüstü sonuçlarından tam olarak yararlanabiliriz.
National Geographic " Kartallar ve İnsanlar "
Ancak bu yaşa ulaşmak için, 40 yaşındayken çok ciddi ve zor bir karar vermek zorundadır.
Kartalın yaşı 40′a vardığında pençeleri sertleşir, esnekliğini yitirir ve bu nedenle de beslenmesini sağladığı avlarını kavrayıp tutamaz duruma gelir.
Gagası uzar ve göğsüne doğru kıvrılır. Kanatları yaşlanır ve ağırlaşır. Tüyleri kartlaşır ve kalınlaşır.
Artık kartalın uçması iyice zorlaşmıştır. Dolayısıyla kartal burada iki seçimden birini yapmak zorundadır:
- Ya ölümü seçecektir,
- Ya da yeniden doğuşun acılı ve zorlu sürecini göğüsleyecektir.
Bu yeniden doğuş süreci 150 gün kadar sürecektir.
Bu yönde karar verirse kartal bir dağın tepesine uçar ve orada bir kaya duvarda, artık uçmasına gerek olmayan bir yerde, yuvasında kalır. Bu uygun yeri bulduktan sonra kartal gagasını sert bir şekilde kayaya vurmaya başlar.
En sonunda kartalın gagası yerinden sökülür ve düşer. Kartal bir süre yeni gagasının çıkmasını bekler. Gagası çıktıktan sonra bu yeni gaga ile pençelerini yerinden söker çıkarır. Yeni pençeleri çıkınca kartal bu kez eski kartlaşmış tüylerini yolmaya başlar. 5 ay sonra kartal, kendisine 20 yıl veya daha uzun süreli bir yaşam bağışlayan meşhur yeniden doğuş uçuşunu yapmaya hazır duruma gelir.
Kendi yaşamımızda sık sık bir yeniden doğuş süreci yaşamak zorunda kalırız . Zafer uçuşunu sürdürmek için, bize acı veren eski alışkanlıklarımızdan, geleneklerimizden ve anılarımızdan kurtulmak zorundayız.
Ancak geçmişin gereksiz safrasından kurtulduğumuzda, deneyimlerimizin yeniden doğuşumuzun getireceği olağanüstü sonuçlarından tam olarak yararlanabiliriz.
National Geographic " Kartallar ve İnsanlar "
Kaydol:
Yorumlar (Atom)

