Biliyor musun, sen yokken neler oldu buralarda ? Tam da baharın , büyük emeklerle mücadelelerle rayına oturtulmuş bir hayatın keyfini sürecekken . . . Karıştı hayat , karıştı kafam , bulandı huzurum uykusuz gecelere .
Dilim yettiğince anlatmaya çalışayım :
Önceleri " Can " , deli yaşına verdiğim bir takım sıkıntılar yükledi omzuma , inatla durdum ayakta , her anında yanıbaşında . E hani ana olduğun zaman tek kişilik yaşamıyorsun artık ya !
Sonra her köşesine bir umut sakladığım yuvamla ilgili sorunlar doluştu hayatıma. Belli etmemek için çok çabalayıp da becerdiğim başka hemen hiçbirşey olmamıştı hayatımda. ( Bilirsin beni , yüreğim atar boğazımda , konuşmadan söylemeden solarım ya :) ) Sonunda mı ? Sonuna gelemedik daha, ama söyledim ya geçen oğlana , içim rahatladı . Bu arada kudurdu memleketin tepesindekiler . Gerçi onlar hep aynı çizgidelerdi de , halkın sabrı taştı . Derin bir uykudan uyanan insanlar ellerinden geldiğince seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Millet çığ gibi yuvarlana yuvarlana , vurula yaralana sokaklarda .. . Çoluk çocuk düştük ortalığa , elimizde bayraklar ağzımızda marşlar, dua ediyoruz diğerimiz sağ salim eve dönsün diye . "Ara ! " diyoruz eve varınca " Unutma ! " Oğlandan bahsediyordum ; bu tantanalar olunca buralarda dedimki kendime : " Kızım ! ! ! Beş tane Dolmabahçe Sarayın olsaydı , ya da 120 odalı bir evin olsaydı ? Ve dönmeseydi en değerlin yuvasına ? Var mıydı bir anlamı hanların hamamların ? " İşte tam da o gece " dank " etti kafama . Ev , bark hikaye . . . İçine sevgini , huzurunu koyabileceğin sevdiğinin yanında olduğu her yer sana yuva . Zaten ortalık karmakarışık , çok da umurumda mı acaba ?
Bir de kırk yaşımda Beşiktaşlı oldum. Gerçi bilirsin takım tutmak çok anlamlı değil benim için, maç da seyretmeyi de sevmem . Milli maçlar başka ama . . . Yüreğim " Çarşı " diye sağlam duruşlu , gözükara bir grupta , işte onlar da Beşiktaş'ta . Bu işler yeni yeni başlangıçlar yaptırıyor bana . Hem içimde , hem dışımda . . . Keramet bence tüm o yürekli insanlar gibi ilk adımı atmakta . . .
Diyeceğim o ki , İnan bana isyan etmedim ! "Yeter ! Bunlar reva mı ? " demedim. Hep " Verdiyse vardır bir sebebi " dedim. " Allah biliyor içimizi , kötüye kötülüğe savurmaz , vardır açacağı yeni bir kapı bu kapattıklarının ardında . . ." diye diye kimselere yakınmadan dudağımın tuzunu emip oturuyorum . Zerre kadar pişman mıyım düşündüklerimden , hissettiklerimden ve yaptıklarımdan ? " Hayır , asla ! " Geriye dönüp baktığımda , arkasında yüce dağlar gibi durduğum her bir anımı yeniden yaşamaya varım . Ama bazen bir korku yokluyor içimi , daralıyorum gibi . . . Yanağımı yalayan rüzgar gibi , yüreğimden şöyle bir geçiyor . . . Hemen toparlıyorum kendimi , ya sarılıyorum kağıda kaleme , ya kaldırıp başımı gökyüzüne konuşuyorum da, konuşuyorum . Her ne kadar bir türlü korusam da dengemi , düşünmeden edemiyorum paylaşabilseydim seninle yaşadıklarımı , daha mı kolay olurdu acaba . . ?
Biraz uzun mu oldu yazdıklarım ? Olsun ! Uzun zaman olmuş anlatmamışım beni ne bana , ne de sana . . .
" Hayatta tesadüfler yoktur ! Herkes ve herşey belli bir nedenle çıkar karşımıza." cümlesine çarpılalı beri. . . " Hayat " diyorum, " Hayat yaşamak zorunda olduğumuz güzel bir yolculuktur. Onunla ne yapacağımız bize kalmış; ister kocaman seslerle, kocaman resimler çizerek dolu dolu yaşarız onu, ister . . .? " Sevgiyle ve Işıkla :)
12 Haziran 2013 Çarşamba
10 Haziran 2013 Pazartesi
. . .
Akşam 23.00 civarı Tunalı'dan arabaya doğru yürürken . . . Bir telefon sesi duyduk . Arabalardan mı geliyor diye kulak kabartıp biraz bekledikçe , telefon inatla çalmayı sürdürdü . Açtım, telefonunu kaybetmiş adamın biri. 24 saattir kayıpmış, inanamadık . Güven hastanesinin önünde buluşmak üzere sözleştik . Önce tanıştık sonra adam şaşkınlıkla ve memnuniyetle telefonu aldı . Vedalaşıp gittik yolumuza . Telefon ne miydi ? Iphone 5 idi . Ben mi kimim ? Çapulcunun biri :)
Kaydol:
Yorumlar (Atom)